Sirke Köyü Çiftçilik Tarihi
SİRKE KÖYÜNÜN kuzey bölgesinden Doymuş ve Kızılan dağları arasındaki akarsular Akçay ‘da birleşir. Akçay’da Sirke Köyünün içinden geçerek Göksu Irmağı ile birleşmektedir.
Dereye bağlanan kavurganın yamaçları ve Çamlıca kaşının batı yamaçlarından gelen sularda Demir derede su yatağını oluşturur. Demir derede toplanan su Sirke Köyünün dere yatağını oluşturmaktadır. Sirke Köyü içinden geçen dere ve çay aşağı harmanlar da birleşerek Göksu nehrine katılır.
Köy halkı arazilerin sulanması için sulama kanalları yapmış ve salma su ile tarlalarını sulamışlardır. Tarım, yaşamın kaynağı olması nedeniyle insanlığın var oluşundan bugüne büyük önem taşımıştır ve yaşam devam ettiği sürece de bu önemini koruyacaktır. Eski dünyada ilk tarım bitkisi çeşitlerin den bazıları buğday, arpa, bezelye, mercimek, nohut, keten bitkisi, pamuk, misk kavunu ve balkabağıdır.
Sizlere çiftçilik konusunda geçmişten bu güne nasıl geldiğimizi anlatmak ve anıları hatırlatmak için bu yazıyı hazırladım.
Sirke köyü kurulduktan sonra hayatlarını devam ettirmek için arazilerini işlemeye başladılar . Ekili arazileri sulamak için kendi imkanları ile su kanalları yaptılar. Yakın tarlaların sulanması için ana kanal ve tarla kanallarını açtılar. Su kanallarını Gökcebel ve öte yüz bölgesine kadar götürdüler. Tarlaları sürmek için karasaban kullandılar. Karasaban ancak at, öküz, eşek veya katır gibi hayvanlarla çekilir. Kullanılan tarım aletlerine kısaca değinmek istiyorum.
Karasaban: Toprağın altını üstüne getirmek(sürmek) için yapılmış, genellikle sert iki ağacın birleşmesinden oluşan basit tarım aletidir. Ağacın sivri olan yerine takılan özel yapılmış saban demiri denen parçayla toprağın aktarılması sağlanır. İkinci parçanın ucuna boyunduruk denilen sabanı çekecek hayvanların bağlanacağı bir düzenek takılır. Karasabanın arka tarafında ayak basılabilecek bir yer vardır. Bu ayak yerine tarlayı süren kişi basar, bu şekilde karasaban toprağa daha iyi saplanır, ve toprak daha derinden sürülmüş olur. Çift sürmek için öküz yada öküz kömüşü kullanılmıştır. Çift sürme işini erkekler yapar ve oldukça zor ve yorucudur.
Tarlaya ekilecek mahsulü, kararı ile ekmek için, tarlaya önce cızı tutulur. Cızı tutmak tarlayı belli aralıklarla, düzgün bir çizgi şeklinde bölmeye denir. Köylüler bu cızı tutma işini genellikle karasaban ile yaparlar. Sonrasında da tarlaya ekilecek ürünü saçar. Ekilen tarla ürünleri Buday, Arpa ,Yulaf gibi tarla bitkileridir.
Hasat zamanı geldiğinde erkekler tarafından buğday ,arpa , yulaf tırpanla biçilir. Hanımlar dirgenle deste yaparlar.
TIRPAN : çayır veya ekin gibi uzun saplı bitkileri işlemede kullanılan tarım aletidir.
Hasat zamanı tarlalardaki desteler öküz ve öküz kömüşü arabasıyla harmana taşırlar. Yığınlar yapılır , Daire şeklinde Harman yapılır, Öküz ve kömüşlerle düven sürülür.
Düven; hayvan koşularak, harmana yığılmış sapları kesip saman etmesi, taneyi başaktan ayırmak için kızak şeklindeki iki enli tahtanın altına çakmak taşları yerleştirilen tarım aletidir.
Düven genellikle iki geniş tahtadan yapılır. Alt yüzünde keskin çakmak taşları, dikine çakılı bulunan; kızak biçiminde, ön tarafı yukarı doğru meğilli, harman zamanı hasatın tanelerini sapından ayıran araç. Sap saman ve buğday ayrıldıktan sonra harman toplama işlemi şöyle olur.
Tamamen saman oluşumu ve buğday ayrışımları gözlendiğinde artık düvenler kenara alınır. Hayvanlar tarafından çekilen, üzerine ise ağırlık yapsın diye insanların ayakta durduğu uzun bir kalasla Harman üstündeki kaba saman yığıntıları toplanır. Bu bölüm harman zamanın en güzel ve en eğlenceli bölümüdür. Geriye kalan ince samanlı buğday karışık halde süpürülerek tepeleme yığılarak toplanırdı. Yığıntı etrafında birkaç kişi havanın rüzgarlı olması anında yaba ile yukarı savurarak, ki buna tınaz denir, içindeki ince saman ayrışana kadar yukarı savrulurdu.
Tınaz: savurmak saatler süren zahmetli bir iştir. Hele bir de rüzgar esmez ise oturup rüzgar beklenir. Kaba ayrıştırma işi böylece biter.
Kalbur : Kalbur denilen bir nevi elek içine doldurulan ince buğdaylı saman yığıntısı yukarıdan aşağıya silkelenerek dökülür.
Geri kalan çoğunluk artık buğday taneleridir. Kalan taneler orta elekten geçirilerek, çuvala doldurulur. Tarif ettiğimiz harman alma işi gün doğmadan başlayıp, akşam gün batımına kadar süren oldukça yorucu ve zahmetli bir iştir. Harmanda kalma süresi değişir lakin en az bir ay sürer.
Köyün ve köylünün en yoğun olduğu mevsim, hiç kuşkusuz hasat ve harman dönemi olan yaz mevsimidir. Hasat ve harman döneminde kullanılan bir çok tarım aleti [Yaba, dirgen, tırmık, anadut v b...] ağaçtan yapılmıştır.
Anadut: Ekin ve ot demetlerini arabaya yüklemeye veya harmanı aktarmaya yarayan uzun saplı, üç dişli, ahşap araç.
Dirgen: Ağaçtan yapılmış tarım aletlerini Anadutun iki dişlisi diyelim.
Yaba: Elin parmakları gibi düşünebiliriz.
Boyunduruk: Öküzler ve öküz kömüşü hareket kabiliyetleri ağır büyükbaş hayvanlardır. Bir dönem çiftçinin , köylünün kahrını çeken öküzlerin Kağnı arabasına bağlanan bir tarım aletidir
zevle: Boyunduruğun iki başına koşu hayvanları ile bağlanarak taşıma işlemi yapılır.
Tarım daha sonraları Traktörlerin ve metal aletlerin devreye girmesiyle kolaylaşmıştır.
Köyümüzün geçim kaynaklarından biride hayvancılıktır. Hayvan otlatma işlemini sırayla yaparlardı. Sığır keşiği dedikleri hayvan otlatma düzeni vardı. Sırayla her hane köyün bütün hayvanlarını otlatmak için mera ve dağlara götürürdü. Küçük baş hayvanları ile aileler kendileri ilgilenirdi. Sabah erken saatte otlatmaya götürdükleri koyun ve keçilerini bağlar bölgesinde öğlen dinlendirirlerdi.
Tarım makineleri ve aletleri köye gelene kadar ilkel yöntemlerle arazileri ekip biçtiler.
1930’lu yıllarda Taşköprü bölgesinde kenevir(kendir) bitkisi çok ekilmekteydi. Bizim köyümüzün de geçim kaynaklarından biriydi.1946 yılında Devlet Malzeme Ofisinin çuval ihtiyacını karşılamak amacıyla Taşköprü ye SÜMERBANK tarafından fabrika kuruldu. Uzun yıllar faaliyet gösterdi. Yıllarca köyün geçim kaynağı olmuştur. Üretilen keneviri hem fabrikaya satıp hem de kendi ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Bu sebeple her aileye ait bağlar bölgesinde kendir göletleri yapmışlardır. Kendirler hanımlar tarafından lif haline getirilip taranarak balya halinde satmışlardır. Kenevir halat yapımında da kullanılmaktadır.
Dokuma yapmak için her evde işlik denen dokuma tezgahları vardır. İpleri çeşitli renklere boyayarak dokuma yaparlardı. Kendir çuvalı ve kendir kilimleri üretirlerdi.
1960’lı yıllar da şeker pancarı üretilmeye başlandı. Uzun yıllar köyün geçim kaynağı oldu
Köy halkı uzun süre tarım arazilerini AKÇAY ve DEREDEN gelen su ile sulamışlardır. SİRKE KÖYÜ muhtarı HÜSEYİN ÇORUMLU önderliğinde köy halkı ile beraber DEVLET SU İŞLERİNE (DSİ) başvuru yapmışlar. GÖK IRMAK suyu ile SİRKE KÖYÜ arazilerini sulamak için sulama sistemini kurmak istemişler. Kooperatif kurulması için çok emek harcayan HÜSYİN ÇORUMLU ve köy halkına öngörülerinden dolayı teşekkür eder saygılar sunarız. Uzun süren toplantılar sonucunda 1980 yılında AKÇASU KÖYÜ ile SİRKE KÖYÜ arasında sulama kooperatifi kuruldu. Her iki köyde verimli topraklara sahip olacaktı. Araziler sulanacak verimli topraklarda ürün miktarı artacaktı. Kooperatif kurulması ile birlikte Sirke Köyü arazilerinden KIZLAP , ÖTEYÜZ ve GÖLLER bölgesi suyuna kavuştu. Bölgedeki sanayileşmiş şeker pancarı üretimi verimi arttı.
2001 yılında ise dönemin muhtarı olan MURAT ÖZKAN önderliğinde köy tarlaları ihale usulü satışa sunulmuş satış bedeli ile köyün ark altı bölgesine suyun ulaşması için sulama sistemi kurulmuştur. Irmağın suyu ancak öte yüz bölgesine kadar gelebiliyordu. Öte yüz bölgesinden su aktarılması için su deposu yapılması zorunluydu.. Su deposunun olduğu inşa alanını arazinin sahibi olan SATI ÇORUMLU tarafından köye hibe edilmiş olup ırmak suyunun ark altı bölgesine ulaşmasındaki katkısından dolayı teşekkür eder saygılar sunarız.
1975-1980 yılları arasında sarımsak üretilmeye başlandı. Sarımsak elle dişlerine ayrılıp tek tek dikiliyor ve tek tek çıkarılıyordu. Bu sebeple üretimi zordu. Sonraki yıllarda TAŞKÖPRÜ sarımsağının kaliteli olması sebebiyle çok talep gördüğü için üretim arttı. Şu an tarım makinelerinin kullanılmasıyla sarımsak üretiminde de artış olmuştur.
SİRKE KÖYÜNÜN en önemli geçim kaynakları hayvancılık , tarla bitkileri olan silaj mısırı, buğday ,arpa, yulaf. Ve sarımsaktır.
Yukarıdaki bilgileri büyüklerimizle istişare ederek topladık bize destek veren yardım eden büyüklerimizi saygıyla anar teşekkür ederiz.
ARAŞTIRMAYI YAPANLAR
AYFER (YILDIRIM) ORAN FUAT ÖZKAN